Sayfa Reklamları

Merhaba sevgili okurlar!


Bugün sizlerle teknoloji dünyasında uzun zamandır tartışılan ve gündemdeki yerini koruyan bir konuyu konuşmak istiyorum: Veri güvenliği. Ancak, öncelikle biraz işin teknik tarafına yüzeysel olarak değinmem gerekecek. Sonrasında da işin dedikodu ve eğlenceli kısmına geçeceğim.



Cambridge Analytica Skandalı ve Veri Güvenliği


Veri güvenliği, Cambridge Analytica skandalıyla birlikte oldukça fazla altı çizilen bir konu haline geldi. Dünyanın birçok ülkesinde veri güvenliği ile ilgili standartlar ortaya çıktı. Avrupa’da GDPR, Türkiye’de KVKK gibi düzenlemeler ve çeşitli ISO standartları güncellendi ya da yenileri ortaya çıktı. Türkiye ve bazı diğer ülkelerde, özellikle telekom ve bankacılık sektörleri için çok ciddi standartlar bulunuyor. Türkiye’de BTK ve BDDK veri güvenliği için çok katı standartlar getiriyor. Bu sektörlerin dışında da KVKK bağlayıcı bir standart olarak karşımıza çıkıyor.


Yıllar önce yazdığım yazılarda teknolojinin hızlı gelişimi ile bu standartlarda bazı esnemeler olabileceğine değinmiştim. Dünyada bu esnemeler çoktan gerçekleşmeye başladı. Türkiye’de de KVKK'da bazı esnemeler söz konusu. Örneğin, veriyi yurtdışına taşımaya ruhsat geldi. Burada önemli olan, veri işleyici firmanın güvenliği sağlama sorumluluğunu alması ve ihlal durumunda Türkiye tarafından olası kesilecek cezalarda sorumluluk alması. Uluslararası bulut çözüm sağlayıcı firmalar buna dünden razı ve kendilerine güveniyorlar.



Yapay Zeka ve Veri Güvenliği


Bugüne geldiğimizde, yeni çıkan yapay zeka gelişmeleri veri güvenliği boyutunu ileri seviyeye taşıyor. Microsoft ve Apple'ın son etkinliklerinde üretken yapay zekanın nasıl cihazların temelinde olduğunu ve AI first cihazlar geliştirdiklerini övünerek anlattılar. Teknolojinin yetkinliklerine bakacak olursak gerçekten övünülecek bir gelişme, ona itirazım yok. Ancak burada neler olduğunu anlamamız gerekiyor.


Süreç şöyle işliyor: Laptop, tablet, cep telefonu gibi cihazlara yapay zeka hızlandırıcı işlemciler eklediler (NPU, TPU). Bu işlemcilerin varlığının sebebi, makine öğrenimi ve büyük dil modellerinin hesaplamalarını hızlı yapabilmeleri. Böylelikle örneğin bir resim üretmek istiyorsanız, normal şartlarda DALL-E veya Midjourney gibi bir uygulamaya gitmeniz gerekirken, kullandığınız cihaz bunu kendi içerisinde üretebilecek. Şimdilik resim üretmek zorlayıcı olursa, mesela emojileri üretebilecek. İleride resim üretme seviyesine de gelebilir. Ya da İngilizce bir yazının dil bilgisini düzeltmek istediğinizde, 1-2 sayfalık dokümanın özetini istediğinizde bu gibi işlemler kendi cihazlarınızda gerçekleştirilebilecek ve bulut sunuculara gitmeyecek.


Yapay Zekanın Cihazlarımızdaki Rolü


Buraya kadar tamam, ancak bir ileri seviyede bu cihazınızdaki yapay zeka tasarımı sizin tüm dosyalarınıza erişebilir olacak. Sebebi ise, mesela cihazınıza "eşimle güneşli bir günde çekildiğimiz bir fotoğrafı getir" dediğinizde, galerinizden bu fotoğrafı bulabilecek. Ya da gelen bir e-mail'i istediğiniz bir dile çevirebilecek. Yazdığınız bir e-mail'in samimi mi, ciddi mi, diplomatik mi olduğunu anlayıp isterseniz yazım tarzını otomatik düzeltebilecek. Ayrıca takviminize de erişip size toplantılarınız ile ilgili müsait zamanları önerebilecek. Kritiklik seviyesi yüksek bildirimlerinizi anlayıp önceliklendirerek önünüze çıkarabilecek hatta rahatsız etmeyin modunda bile çok kritik ise inatla gösterecek.


Yani aslında üretken yapay zeka, sizin isteğiniz dışında bütün verilerinize erişebilecek. Tamam, bunları cihaz içerisinde çözecek ama gücü yetmediğinde de otomatik olarak Microsoft ise Azure'a, Apple ise Apple Silicon işlemcilerin koştuğu Apple veri merkezine gidecek. Microsoft zaten aslında arka planda %100 OpenAI ve ChatGPT ortaklığını belirtiyor. Apple ise kendi yaptığını ve gerekirse sizin onayınız ile ChatGPT'ye göndereceğini belirtiyor.


Kurumsal Firmaların Tutumu


Şu anda herkes büyük dil modellerini kullanıyor (ChatGPT gibi), ancak oraya istediği verileri gönderiyor ya da sadece soru soruyor. Bu anlattığım senaryoda büyük dil modeli sizin bütün verilerinize istisnasız erişiyor ve anlamlandırıyor, yani ne olduğunu çok iyi biliyor. Ben kurumsal firmaların güncel tüm Apple cihazlarını ya da Microsoft Copilot+ PC'leri kullanımına müsaade etmeyeceklerini düşünüyorum. Özellikle ilk 2-3 yıl. Hatırlayanlar olacaktır, cep telefonlarında ilk e-mail istemcileri çıktığında firmalar kesinlikle kendi cihazınızda kullanmanıza izin vermezdi. Sonrasında BlackBerry gibi cihazlar veri kontrol edilebildiğinde izin verildi. Şimdi ise herkesin telefonunda kurumsal e-mailler mevcut. Bunun hızla yaygınlaşmasının sebebi, müsaade etmeyenlerin geri kalmasıydı. Dolayısıyla hız ve rekabet için izin verilmek zorunda kalındı. Günümüzde kurallar çok esnedi. Bu da esneyecek fakat bu öncekiler gibi değil, bence net bir paradigma değişimi olacak.


Sonuç


Yapay zekanın cihazlarımızda gömülü çalışmasının getireceği avantajlar net. Kullanabilecek olan firmalar kesinlikle bir fark yaratacak. Ancak çok temkinli yaklaşılacağı kanaatindeyim. Günümüzde hala Cloud ürünlerin çarpıcı fonksiyonlarına rağmen ve rekabette geri kalınsa da firmalar kullanmıyor, çünkü piyasadaki rakipleri de kullanmıyor. Yavaş yavaş güven oluştu ve kullanılmaya başlandı. Kullananlar rekabette ileri gidiyorlar. Dolayısıyla, Türkiye’de birçok firmanın Cloud çözümlerine hızla geçeceğini düşünüyorum. Şu anda zaten aslında çok göze batmayan defacto standart olmuş birçok ürün kullanılıyor (Microsoft Teams gibi). Ancak veri güvenliği açısından farkı olmayan başka birçok üründen de uzak durulabiliyor. Algısal bir durum var.


Peki, gömülü üretken yapay zeka ile ilgili kurumsal firmalar ne yapabilir? Burada öngördüğüm şey şu: Lokal cihazlarda koşabilen birçok açık kaynak kod yapay zeka modeli var. LLaMA 3 gibi Meta'nın ciddi AR-GE ile ürettiği bir dil modelini şu anda kendi PC'nize yarım saatte kurup çalıştırabilirsiniz. Neticede yapay zeka çipleri olan son kullanıcı cihazları pazarda bulunabilir durumda. Copilot+ ve buna özel işletim sistemi kullanılmak zorunda değil. Standart işletim sistemleri ile kurumsal firmalar kendi üretken yapay zeka uygulamalarını bu cihazlarda çalıştırabilir, işlem gücü yetmediğinde de yine kendi veri merkezlerindeki büyük işlem kapasitesi olan lokal bulutlarına yönlendirebilir. Tabii bunun araştırma geliştirme ve sunucu maliyetleri yine yatırımı engelleyebilir. Çünkü böyle bir çalışmanın yatırım dönüşünü hesaplamak zorlayıcı bir süreçtir. Bunlar hep denenecek ama gün sonunda yine büyük firmaların üretken yapay zeka bulutlarında son bulacak gibime geliyor. Orada da maliyet yüksek olsa da; hızla düşeceğini düşünüyorum.


Sevgilerle, 
Ahmet Serhat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bottom Ad [Post Page]